HABER YAŞAM 

İSTANBUL’DAN NEPAL’E UZANAN MİSTİK BİR ARAYIŞ HİKÂYESİ

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikoterapist Prof. Dr. Bilge Uzun, anlam arayışının derinliklerine dalmak ve anda kalmanın önemini vurgulayan ‘mindfulness’ öğretisini kapsamlı bir hikâyeyle sunuyor. ‘Buda’yı Ararken Rumi’yi Buldum’ adını taşıyan yeni romanı, okuyucuları mistik bir yolculuğa çıkarıyor.

‘MINDFULNESS’ ÖĞRETİSİNİN PEŞİNDE BİR AKADEMİSYEN

Kendi iç dünyasında önemli bir dönüşüm yaşayan akademisyen Süveyda, ‘mindfulness’ öğretisinin çıkış noktasını özümsemek için yaptığı Nepal yolculuğu ile başlayan hikâyesi, Buda’dan Mevlana’ya uzanan felsefi bir portre çiziyor. Yeşil bir ışığın peşinden giden Süveyda, yol boyunca iç hesaplaşmalar yaşarken öğrendikleri çerçevesinde geçmişiyle barış sağlamayı da başarıyor. Açlığı, sefaleti ve ölümü gören Süveyda’nın özgürlüğü seçip çıktığı bu macera dolu arayıştaki son durağı ise aşk oluyor.

İnkılâp Kitabevi imzasıyla raflardaki yerini alan ‘Buda’yı Ararken Rumi’yi Buldum’, içini acıtan o boşluk hissine çare arayan okuyuculara ilham verirken ‘mindfulness’ öğretisinin derinliklerine doğru keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.

ARKA KAPAK YAZISI:

– “Bir gün karşılaşacaksın. Geçen onca yıl, aslında neyi beklediğini, yüreğin çaresizce sızladığında anlayacaksın. Beklediğinin ‘o’ olduğunu anlamayacaksın önce. Yüzyıllardır tanıyormuşsun hissi doğacak yüreğinde. Hep seninleymiş ama yokmuş gibi. Gözlerine baktığında, kendini asırlardır orada yaşıyormuş̧ gibi hissedeceksin. O gelmeden önce hayatın yolunda seyretse de onca yıl ‘hiç’ olduğunu anlayacaksın. Asıl aradığının ‘kendin’ olduğunu onun gelişiyle anlayacaksın.

İnsan, sonsuz birliğin koynundan bir kıvılcım olarak kopar ve dünyaya gelir. O birliğin gizi, kalbindeki kara bir lekede gizlenir. Yaşam, bir gün o saf birliğe dönene kadar bilinmezlikle seyreder. Tekâmül denilen bu birliğe dönüş için tevafuk-i vesileler gereklidir.

Buda’nın doğduğu topraklara merak salan Süveyda, olduğu topraklarda o gize ulaşır. O saf birliğe döner. Konya’da aşkını o bedene yerleştirir. Beşeri aşk, ilahi aşkın dünyaca tecelli ettiği halidir. Önce can olur, sonra gam, sonra da kocaman bir hiç.

Katmandu’ya uzanan yoldan Agra’ya ulaşan, Konya sokaklarında sonsuzluğa eren bir aşk hikâyesi… Evrenin gönderdiği mesaj misali yeniden ve yeniden karşısına çıkan ama hayal ama gerçek bir ‘aşk’. Önce can olan, sonra gam, sonra da kocaman bir hiç…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar